Çıktığından beri listemdeydi bu film ama tembelliğim sağ olsun yeni seyredebildim ve bazı yorumları okuyunca bir şeyler yazmak istedim. (Kitabını okumadığımı da belirtmeliyim.) Film, hayatının baharında maceradan maceraya koşan genç bir kadın olan Eva'nın planlanmamış bir hamilelikle tamamen değişen hayatını ve diğer çocuklara göre bayağı farklı olan oğlu Kevin'ı anlatıyor özetle. Film başlarken bizim henüz görmediğimiz ve her şeyi altüst eden bir olay yaşanmıştır. Bir yandan Eva'nın bu "olay" sonrası hayatına nasıl devam ettiğini (ya da edemediğini), bir yandan da flashbacklerle Eva ve Kevin arasındaki ilişkinin yıllar içinde nasıl bir noktaya ulaştığını seyrediyoruz.
Genel olarak gördüğüm yorumlarda bir kısım Eva'nın Kevin'ı yetiştirirken ne derece zorluk çektiğini ve çocuğun doğuştan bir psikopat/sosyopat olduğunu söylerken bir kısım da annenin sevgisizliğinin çocuğu sorunlu bir insan haline getirdiğini savunuyordu. Bunun için öncelikle psikopat olunur mu yoksa doğulur mu, sonra da Kevin gerçekten bir psikopat mı yoksa ortada çok daha farklı bir problem mi var, bu soruları cevaplamak gerekiyor.
Psikopatlık doğuştan gelen bir zihinsel hastalıktır ve tedavisi yoktur. Basitçe açıklamak gerekirse korku, heyecan, suçluluk, endişe vb. duygular amygdalanın merkezi sinir sistemine gönderdiği sinyaller sonucu oluşur. Psikopatlarda ise beynin bu kısımları arasındaki bağ kopuktur. Vicdan dediğimiz konsept bu nedenle psikopatlarda gelişmez ve suçluluk duygusu, empati, korku gibi duyguları hissedemezler. Kısacası eğer amygdalanız aşırı çalışıyorsa anksiyete sahibi, hiç çalışmıyorsa da bir psikopatsınız demektir. Peki Kevin bir psikopat mı?

Peki tek ihmal anneden mi kaynaklanıyor? Bütün gün evde olmayan, evdeyken de oğlunu aldığı hediyelerle mutlu etmeye çalışan bir baba figürü var karşımızda. Karısının içinde bulunduğu bunalımı da ya göremeyecek ya da umursamayacak kadar ilgisiz. Bir annenin "çocuğumla ilgili çok yanlış olan bir şeyler var" diye düşünerek kendini kaybetme noktasına gelişini göremeyecek kadar dışında bu ailenin.
Eva'nın Kevin'a bir kardeşi olacağını söylediği bir sahne var. Kevin'ın burada söylediği aslında her şeyi özetliyor: "Bir şeye alışmış olman onu sevdiğin anlamına gelmez. Sen de bana alıştın." Kevin'ın da dediği gibi Eva zamanla alışıyor hayatına. Yeni doğan "normal" çocuğuyla evlat sevgisini tatma imkanı buluyor.
Eva'nın olaydan sonraki hayatında gördüğümüz tek şeyse pişmanlık ve suçluluk duygusu. Kapısına gelip "Öldükten sonra nereye gideceğinizi biliyor musunuz?" diye soran misyonerlere "Aslına bakarsanız biliyorum. Direkt cehenneme gideceğim." diyen, yolda birden karşısına çıkıp yüzüne tokadı indiren bir velinin ardından yardıma gelen adama "Önemli değil, hepsi benim suçumdu." deyip ses etmeden yoluna devam eden ve düzenli olarak oğlunu ziyaret eden bir Eva var artık karşımızda. Çünkü her sıradan anne gibi o da çocuğunun yaptığından kendini sorumlu tutmadan edemiyor, tıpkı olan biteni duyan neredeyse herkesin sadece onu sorumlu tutması gibi. Nihayet olayın yıl dönümünde oğlunu ziyaret edince asıl soruyu soruyor Eva: Neden? Aynı soruyu filmin ortalarında başka bir sebeple sorduğunda aldığı cevap "Bir amacı yok. Amaç da bu zaten." olmuştu. Ama bu sefer, olaydan 2 yıl sonra "Neden?" sorusuna "Önceden bildiğimi zannederdim ama artık o kadar da emin değilim." cevabını veriyor Kevin ve yüzünden okunan tek şey kafa karışıklığı oluyor.
NOT: Çizgili kıyafetler giyip fazlaca düzenli bir odaya sahip olmak gibi klasik şeyler illa ki psikopatlık belirtisiyse benden ala psikopat olur demektir.
NOT 2:Filmin müthiş soundtracklerini de unutmamak lazım.
0 dırdır:
Yorum Gönder