Pages

Subscribe:

Cumartesi, Ocak 17

Kısa: Synesthesia



Düne kadar herkesin benim gibi rakamları renklerle ve spesifik karakterlerle düşündüğünü zannederdim. Benim için 5 açık mavi bir genç oğlandır, Çarşamba yeşildir ve bozuk yemek deterjan kokusu tadındadır. En yakın arkadaşım yeşil-siyah arası bir renktir. Eylül ne renk diye sormayın; ben renginden emin olsam da tarif etmesi imkansız. Ama kız kardeşim daima Eylül'dür ve Eylül hep 30'dur. 

Cumartesi, Temmuz 26

Kısa: The Key to Reserva




Bu kısa filme göre aslen bir Hitchcock filmi olan ancak nedense hiç çekilmemiş bir kısa film The Key to Reserva. Filmde, arada bir eksik sayfası olan bu kısa filmi Martin Scorsese keşfedip çekmeye karar verir... ama bir Scorsese filmi tarzında değil. Hitchcock'un üslubuna oldukça sadık kalınmış olan filmde baş rolde Simon Baker'ı görürüz. Aradaki eksik sayfadan dolayı olayın asıl çözümlendiği noktanın çekilememiş olması hikayesi, izlerken bunun ne kadar da Hitchcockvari bir durum olduğunu düşündürüp güldürdü beni. Biri çıkıp, aslında Hitchcock bir gün birilerinin bu senaryoyu bulacağını bilerek o sayfayı yazmadı/yok etti, dese inanırım, o derece inandırıcı. Ne olduğunu muhtemelen hiçbir zaman öğrenemeyecek olmamız hissinin verilmiş olması filmde reklamı yapılan şişe ile birlikte bu filmi de bir MacGuffin yapıyor sanırım. 





Pazartesi, Mayıs 5

Alıntı: The Stars' Tennis Balls (aka Revenge)


   Ned never knew why he had done such a sly and terrible thing. Perhaps it was Fate, perhaps it was the Devil, in whom he believed sincerely.
   He had slipped the book from Ashley Barson-Garland’s bag, dropped it onto his knees and opened the first page before he was even aware of what he was doing. His right hand lay on the desk and pretended every now and then to slide backwards and forwards through Advanced Cell Biology.
   Lowering his eyes to his lap, he began to read.
   It was a diary. He did not know what else he had imagined it might be. It looked at least four years old. He believed that it was its age that had first attracted him to it when he had seen it peeping from the bag. He had seen Ashley carry this book with him everywhere and that had intrigued him.
   None the less it was very strange that he should have done such a thing. Ned did not like to think of
himself as the kind of person who was interested in other people’s diaries.
   It was difficult to read. Not the handwriting, which was very small, but clear and strong: Barson-Garland’s style was — how should one put it? — opaque. Yes, that was an intellectual’s word. The style was opaque.
   With each line that Ned absorbed, the drowsy buzz of the classroom fell further and further away into the background, until he was entirely alone with the words and a vein that throbbed quick and guilty in his neck.

Perşembe, Şubat 6

Deleted Scene: Angel


Angel'ı taze bitirmiş biri olarak (bi 10 yıl geride kaldım, evet) kahrımı bir kenara bırakıp dizinin eğlenceli kısımlarını anmayı tercih ettim ve bu muhteşem sahneyi buldum! Ekibin bale izlemeye gittiği (Summer Glau!) Waiting in the Wings bölümünde Wesley'in Fred'le bale yaptığını hayal ettiği silinmiş bir sahne. Hala karnım ağrıyor gülmekten.




Pazar, Ocak 19

Deleted Scene: In Bruges

Pek bir sevdiğim, pamuklara sardığım, çok defa seyrettiğim film In Bruges'un silinmiş bir sahnesine rastladım birkaç hafta önce. Burada dursun da unutmiyim diye ekliyim dedim. Sahne Harry ve Ken'in gençken yaşadıkları olaya dair bir flashback sahnesi. Sahneden çok bunu daha önce nasıl görmediğime şaşırdım ilk izlediğimde. Biricik (ve maalesef artık eski) Doktor'umuz Matt Smith burada Harry'nin gençliğini oynuyor. Aksan ve hareketler tam yerinde! Her ne kadar keşke filmde genç Harry'i görseymişiz dediysem de böyle, filmden ayrı bir şekilde, çok daha hoş duruyor. 
Peki, dursun bu burada.