Pages

Subscribe:

Cumartesi, Ekim 23

"Korkacak Bir Şey Yok!"


Arka Pencere 1 yaşında!
Düzenli olarak takip ettiğim, tüm yazıları okumaya fırsatım olmadığında bile mutlaka tamamına bi göz gezdirdiğim, tadından yenmez bi online sinema dergisi Arka Pencere. Söylemeye gerek bile yok aslında ama adı Hitchcock'un Rear Window filminden geliyor. "Hitchcock sevmeyen sinemayı da sevmez!" sözüyle başlayıp, çok da güzel söylemişlerdi. Canı gönülden katılıyorum kendilerine. :P
Ayrıca belirtmeliyim ki hem çok kullanışlı hem de çok şık bir arayüze sahip site.
Her Cuma yeni sayı çıkıyor. Geçtiğimiz Cuma da 52. sayısını yayınlayarak 1 yaşını doldurdu. Umarım bundan sonra da uzun süre yayınlanmaya devam eder. Okuyun, okutun. Hitchcock izleyin, izletin. :D

Pazar, Ekim 3

Regina Falange

Yaz biteli çok oldu ama ben müthiş üşengeçliğim sağ olsun daha yeni yazıyorum. Dünyanın en fazla boş vakte sahip insanı olarak bu yaz da yan gelip yattım elbet. Ama bu yaz filmden çok dizi izledim. Geriden takip ettiklerim ya da çoktan bitmiş olan ama benim kaçırdığım dizileri izledim. Daha önce de liste yapıp buraya koymuştum. Eğer üşenmezsem(!) daha sonra teker teker bahsetmeyi düşünüyorum bu dizilerden.Bahsedicen de ne olacak, diye insanın içinden geçmiyor değil tabii ama bazıları için iki çift lafım var. Bazılarınaysa methiye bile düzmek istiyorum o da ayrı bi mevzu. Shrek'in "İçinde kalacağına dışarı çıksın" felsefesini benimsemiş biri olarak birkaç bir şey yazıcam artık.
Şimdi ilk olarak Friends'ten bahsetmek istiyorum. Çok uzun süre ertelediğim için "Allah belaamı!" demişliğim oldu bitirdikten sonra. 10 sezon ama pat diye geçti gitti sanki. En çok da Phoebe hakkında konuşmak istiyorum. İzlediğim en müthiş dizi karakterlerinden biri. Aynı zamanda en geri planda bırakılmış ve hakkı yenmiş dizi karakteri ama. Ross'un düğünleri(!), Monica'yla Chandler'ın düğünü falan hep sezon finaliydi ama Phoebe'nin düğünü resmen sezon arasına sıkıştırıldı. Onunla ilgili olaylar hep üstünkörü işlendi. Ama hepsine bin basar diğer karakterlerin. Smelly Cat bile yeter yahu değerinin bilinmesi için. :P Ursula zaten ayrı bi alem. Mad About You'daki garson olduğunu Helen Hunt Central Perk'ten içeri girince hatırlamış ve şok olmuştum. :D Daha bir sürü şey var da söylemeye lüzum yok zaten bitmiş gitmiş dizi 5-6 yıl önce. :P Sadece Phoebe'nin ne derece müthiş bi karakter olduğunu vurgulamak istedim. Hatta aşağı bi de Smelly Cat alalım Phoebe Buffay nam-ı diğer Regina Falange anısına. :P

Çarşamba, Eylül 8

Tomorrow



Söylemeliyim; ben de böyle ellerimi duvarlara sürte sürte, yumruk ata ata yürüyorum. Çok eğlenceli, evet. Bu klibi ilk gördüğümde o yüzden bu kadar çok sevmiştim. Şarkı zaten müthiş.

Pazartesi, Ağustos 16

Sherlock


Konuya girmeden önce mini dizilere ne derece hasta olduğumu belirtmek istiyorum. Eskiden masalların uyarlamalarının mini dizilerini ağzım açık izlerdim. BBC'nin Pride & Prejudice uyarlamasından bahsetmiyorum tabii. :P Jack ve Fasulye Ağacı, Merlin, Pamuk Prenses gibi hikayelerin uyarlamaları. Bazıları dönemi anlatan ama çok daha fantastik hale getirilmiş, bazıları da günümüze uyarlanmış serilerdi. Sherlock da bunlardan biri işte. 2010 yapımı, hatta henüz bitmiş bir dizi. Gördüğüm en iyi modern uyarlamalardan biri diyebilirim.
Sherlock günümüz Londra'sında yaşayan, teknolojiyle bir hayli içli dışlı olan, sırf eğlenmek ve sıkıntıdan kurtulmak için polise davaları çözmesinde yardım eden biri. Kendi deyimiyle bir 'high-functioning sociopath'. Aklında en ince detayına kadar koca bir harita olan ve beyni için "benim hard diskim ve gereksiz bilgilerle doldurmak gerekli olanlara ulaşmamı güçleştirir" diyerek kendince 'gereksiz' bilgileri aklından 'silen' biri. Haklı çıkmanın zevkine varmak için hayatını tehlikeye atabilecek kadar da sorunlu biri ayrıca. Benedict Cumberbatch zihinlerdeki muhtemel Sherlock Holmes tiplemesinden çok farklı gibi görünse de bence çok eğlenceli bir Sherlock olmuş. :D
John Watson ise Afganistan'dan henüz dönmüş ve psikolojik sorunlarını aşmaya çalışan bir askeri doktor. (Sherlock bu sorunları aşmasında bir hayli yardımcı oluyor diyebiliriz.) Sherlock ile ortak bir arkadaşları aracılığıyla tanışıp aynı evi paylaşmaya başlıyorlar. Zaman zaman ikisini görenler "çift" yakıştırması yapıyorlar. Hatta ev sahibesi, Watson'la tanıştığı zaman "Eğer iki yatak odasına ihtiyacınız olursa üst katta bir oda daha var." diyerek ilk adımı atıyor. :P Polis teşkilatındakiler onun için 'freak' deseler bile Watson her seferinde Sherlock'un yeteneklerine hayran kalıyor.
Modern uyarlamalar beraberinde aptal eklemeler de getirir genellikle. Ama Sherlock'ta yapılan eklemeler konuyu bozmak yerine daha da eğlenceli ve ilginç kılıyor. Öreneğin; morgda çalışan Molly'nin Sherlock'a aşık olması eğlenceli sahnelerin ortaya çıkmasını sağlamış.



Diziyi beğenme sebeplerimden biri de teknik 'kenar süsleri' diyelim. (: Teknoloji tutkunu Sherlock mesajlaşırken ya da internette araştırma yaparken telefondaki yazıları ekrana yansıtmaları çok güzel düşünülmüş.
Gelelim asıl soruna. :P Dizi üç bölüm sürdü ve hiç olmayacak bir yerde bitti. Diğer tüm takip edenler gibi ben de "Devamı olmalı yahu!" diye söylenirken ekşi'de okuduğum bir entry ile devam edeceğini duydum. Nasıl sevindim anlatamam! :P Umarım haber asılsız çıkmaz ve mini dizi yerine birkaç sezonluk uzun ve güzel bir şeyler seyredebiliriz zevkle. :D

Çarşamba, Mayıs 26

Bazinga!

Malum, diziler bir bir bitiyor. The Big Bang Theory de sezon finalini yaptı ve 4. sezonun kesinleşmiş olması haberinin mutluluğuyla başbaşa bıraktı beni. Ama bir yandan da devam etmesinin iyi olup olmayacağı konusunda şüphelerim var. Aslında vardı. Ta ki sezon finalini izleyene kadar.
Penny ve Leonard'ın gereksiz ilişkilerini sallamıyorum, benim asıl derdim Sheldon tabii ki. Bazinga! Çoğunlukla ilk sezonda olmak üzere kahkahalarla izlediğim bölümler varken bi anda 3. sezonda tempo düşmeye başladı sanki. 13. bölümden sonra takip etmeyi bıraktım ama daha sonra merakımdan dolayı kaçırdığım bölümleri izledim. Sonuç pek de şaşırtıcı değildi tabii. Aradaki birkaç iyi bölüm dışında yine aynı, gülümseten şeyler. Ama The Precious Fragmentation bölümünde Sheldon'ın kendini Gollum olarak görmesi ve ödül töreninde Penny sayesinde sarhoş olup sapıtması yine gülmekten karnıma ağrılar girmesine sebep olan bölümlerdi. Top havuzunda yaşadığı bazinga patlaması da cabası.

Başta dediğim gibi finali izlemeden önce sahip olduğum şüpheler final bölümünün son sahnesiyle yok oldu. Birçok kişinin beklediği gibi benim de beklediğim dişi Sheldon geldi ve Chuck Lorre yeni sezon için elinde müthiş bir malzeme olduğunu gösterdi.

Sheldon ve onun dişi versiyonunun nelere yol açacağını görebilmek için Eylül'ün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum artık.

Bazinga!

Pazar, Mayıs 16

This is the internet!


Tapılası dizi The IT Crowd 4. sezonuyla dönüyor nihayet. Yayın tarihi için IMDb'de Mayıs Wiki'de Haziran yazıyor olsa da az kaldı diyip sabır çekiyorum. Bir de Richmond dönmüş olsa ne sevinirim ama!

Cuma, Şubat 5

Çarşamba, Şubat 3

Rubber Ring

Don't forget the songs that made you cry

And the songs that saved your life