The Grand Budapest Hotel

Hafta başında ilk resmi afişi yayınlanan, Wes Anderson'ın yeni filmi The Grand Budapest Hotel'in fragmanı da bugün nihayet yayınlandı. Anderson'ın bugüne kadar çalıştığı neredeyse bütün tanınmış oyuncuların dahil olduğu, hayli kalabalık kadrodaki yeni isimlerin de hepsi bir yana beni en çok sevindiren kişi tabii ki Owen Wilson. Kendisinin eksik olduğu bir Wes Anderson filmi ancak tatsız olabilir çünkü. (bknz. Moonrise Kingdom) Keşke Noah Baumbach da filmin kıyısından köşesinden bir şekilde dahil olaydı...  Vizyon tarihi olarak da yalnızca Amerika için 7 Mart 2014 mevcut şu anda. Fragmanı seyretmek bile çok helecanlandırdı beni.

TEDTalks: John Green

John Green, YA türü kitaplar yazan ve aynı zamanda kardeşi Hank ile birlikte YouTube videoları çeken bir yazar. Çektikleri videolar ile Nerdfighteria adında bir topluluk oluşturan bu kardeşlerden büyük olanı John, TED konuşmasında Paper Towns adlı romanına ilham kaynağı olan, haritalardaki "kağıt şehirler" üzerinden yola çıkarak kendi haritasını yıllar içerisinde nasıl genişlettiğini ve öğrenmenin nasıl yalnızca gençlik dönemine özel bir şey olmadığını anlatıyor. 

Not: Paper Towns da güzel kitaptır, okuyun.

The Double

Toronto Film Festivali'nde gösterimi yapılan, Richard Ayoade'nin ikinci uzun metrajı (ilk filmi Submarine'e bayılmayan var mı acaba) The Double, Türkçe'ye Öteki adıyla çevirilen Dostoyevski novellasından uyarlama ve başrollerinde Jesse Eisenberg ve Mia Wasikowska'yı görüyoruz.. İlk fragmanı yayınlanan filmin vizyon tarihleri henüz belli değil.

Mixed by Jeane: The Oncoming Storm

8Tracks bir mixde aynı sanatçı ya da albümden ikiden fazla şarkı almaya izin vermediği için (mantıklı olarak) tek gerçek dostum YouTube'a geçmeye karar verdim. Bu mix de en sevdiğim dizi olan Doctor Who'nun Murray Gold tarafından bestelenmiş enfes parçalarından ve trock (time lord rock) adını verdikleri tarzda, yani Doctor Who ile ilgili şarkılar yazan Chameleon Circuit grubunun birkaç şarkısından oluşuyor. Buyrun afiyetle dinleyin.

Kevin Hakkında Bir de Ben Konuşmalıyım

Çıktığından beri listemdeydi bu film ama tembelliğim sağ olsun yeni seyredebildim ve bazı yorumları okuyunca bir şeyler yazmak istedim. (Kitabını okumadığımı da belirtmeliyim.) Film, hayatının baharında maceradan maceraya koşan genç bir kadın olan Eva'nın planlanmamış bir hamilelikle tamamen değişen hayatını ve diğer çocuklara göre bayağı farklı olan oğlu Kevin'ı anlatıyor özetle. Film başlarken bizim henüz görmediğimiz ve her şeyi altüst eden bir olay yaşanmıştır. Bir yandan Eva'nın bu "olay" sonrası hayatına nasıl devam ettiğini (ya da edemediğini), bir yandan da flashbacklerle Eva ve Kevin arasındaki ilişkinin yıllar içinde nasıl bir noktaya ulaştığını seyrediyoruz. 

Genel olarak gördüğüm yorumlarda bir kısım Eva'nın Kevin'ı yetiştirirken ne derece zorluk çektiğini ve çocuğun doğuştan bir psikopat/sosyopat olduğunu söylerken bir kısım da annenin sevgisizliğinin çocuğu sorunlu bir insan haline getirdiğini savunuyordu. Bunun için öncelikle psikopat olunur mu yoksa doğulur mu, sonra da Kevin gerçekten bir psikopat mı yoksa ortada çok daha farklı bir problem mi var, bu soruları cevaplamak gerekiyor.

Louder Than Bombs Rafa Kaldırıldı

Norveçli yönetmen Joachim Trier'in Reprise ve Oslo 31. August'un ardından 3. uzun metrajlı ve İngilizce çekeceği ilk filmi Louder Than Bombs çekimlere bir ay kala finansal sıkıntılardan dolayı rafa kaldırıldı. Isabelle Huppert, Gabriel Bryne ve Jesse Eisenberg'ün başrollerini paylaşacağı kesinleşmiş olan filmin New York'ta başlanan çekim hazırlıkları durduruldu ve bir daha ne zaman başlanacağı belli değil ancak yapımcılar projenin "yakın bir gelecekte" izleyici karşısına çıkabileceği konusunda eminlermiş.

(Ben bi bunalıma girip geliyorum.)

This Charming Charlie

Charlie Brown'a en iyi uyabilecek grup The Smiths'tir herhalde. Biri de bunu düşünüp This Charming Charlie adında bir Tumblr hesabı açarak Peanuts çizimlerine The Smiths'in şarkı sözlerini eklemiş. Birkaç örnek için "cuk" sesini takip ediniz.

Where is Jessica Hyde?

Channel 4 yapımı dizi Utopia'nın catchphrase haline gelen sorusu bu "Where is Jessica Hyde?". Bir çizgi roman nedeniyle bir araya gelen ve hayatları altüst olan bir grup insanı anlatan dizinin ilk sezonu 6 bölüm olarak yıl başında yayınlandı ve 2. sezonun da geleceği kesinleşti. Sinematografisi ve müzikleri ile daha ilk sahnede hayran bırakan dizinin konusu da oldukça ilginç. Spoiler verme riskine iyice yaklaşmadan hemen görseller gelsin.

The Thick of It Gifstorm

Peter Capaldi'nin yeni Doktor olarak seçilmesiyle birlikte The Thick of It'e kaldığım yerden devam etme kararı aldım haliyle. Arada dizinin Amerika'da da geçen spin-off filmi In the Loop'u da izledim ve bir yerlere gif yağmuru yağdırma ihtiyacı hissediyorum. Şimdiden uyarayım dizi aşırı ağır bir dil içeriyor. Sorry not sorry.

12th Doctor: Peter Capaldi!

Birkaç saat önce yeni Doktor açıklandı. Çok şaşırdım açıkçası. Peter Capaldi'yi isteyenler olduğunu biliyordum ama seçileceğine hiç ihtimal vermemiştim. Daha önce Doctor Who'ya konuk olmuş olan hiçbir oyuncunun seçilmesine ihtimal vermiyordum ve kendisi 4. sezonda The Fires of Pompeii bölümünde oynamıştı. Ama çok sevindim ve nasıl bir Doktor olacağı konusunda da çok heyecanlıyım. :D Tumblr'dan birkaç inci, Peter Capaldi'yle röportaj ve tadımlık bir Malcolm Tucker videosu ile bu gönderiyi noktalamak en makbulü. :P

Death Comes to Pemberley

P. D. James tarafından yazılmış olan Death Comes to Pemberley, Jane Austen'ın kitabı Pride and Prejudice'ın konusunun bitiminden 6 yıl sonrasını anlatıyor. Kitap, Lizzy ve Darcy'nin düğününden 6 yıl sonra Bennett ve Darcy ailelerini ilgilendiren bir cinayeti konu almaktadır. Kitabı henüz okumadım ancak bu gönderiyi yazmamın asıl sebebi kitabın şu anda mini dizi olarak televizyona uyarlanıyor olması. (Dizi gelene kadar okurum ben kitabı :P) Hemen oyuncu kadrosunu görsellerle açıklayalım:

12th Doctor Who?

Bir Whovian olarak bu haberi paylaşmamam mümkün değil tabii ki. 4 Ağustos Pazar günü Türkiye saatiyle 21.00'da açıklanacak yeni Doktor'un kim olacağı. Saati Amerika'ya uydurucaz diye pek bi kıvranmışlar ama neyse :P Tumblr haliyle çıldırmış durumda. Muhtemelen yine Matt gibi kimsenin tanımadığı ama sonradan tüm fandomın hayran kalacağı bir İngiliz oyuncu seçecekler. Görüciiiz...

Happy Birthday Harry Potter...

...and why we love Simon Pegg.

TEDTalks: Jon Ronson

Hastalığın vurduğu şu günlerde dışarı çıkamayan ben, günümün büyük bir kısmını TED'in sitesinden konuşmalar seyrederek geçirdim ve beğendiğim konuşmalardan bazılarını burada ara ara paylaşmaya karar verdim.

 

Diğer konuşmalara ulaşmak için: TED

Atoms For Peace - Ingenue

Şubat'ın geçmesini bekliyormuşum ben meğer. Önce Johnny Marr sonra Atoms For Peace. Öylese gelsin klipler! Sırada kim var?
Not: Söz konusu Thom Yorke olunca hiçbir konuda objektif olamadığımı fark ettim bir de.

Daphne du Maurier, Rebecca ve Kıskanç Kadın

"Last night I dreamt I went to Manderley again."

Yukarıda yazan meşhur ilk cümlesiyle Rebecca'yı bilmeyen yoktur neredeyse. Daphne du Maurier tarafından yazılan ve ilk kez 1938'de yayımlanan roman 1940 yılında da Hitchcock tarafından sinemaya uyarlandı. Filmi lisedeyken izleyip hayran olmuştum tabii ki. 2 sene önce de bir sahafta dolaşırken kitabına denk geldim ve hemen aldım. Okumak bu zamana nasipmiş.

The Lizzie Bennet Diaries

Aslında aylar önce yazılması gerekiyordu bu yazının. En azından çok daha alakalı bir zamana denk geldi. Hepimizin (kastım erkek cinsini kapsamıyor çoğunlukla tabii) ayıla bayıla okuduğu, bir dönem (ya da hala?) Darcy'i beklerken öleceğimize neredeyse ikna eden (şimdi çözdünüz neden bahsettiğimi) Pride & Prejudice'ın 200. yıldönümüydü geçtiğimiz hafta. Tam da böyle bir zamanda yapılabilecek en iyi şey nedir? Tabii ki son dönemde yapılmış en zekice projelerden biri olan The Lizzie Bennet Diaries'i izlemek! Hank Green ve Bernie Su tarafından başlatılan bu proje bir web series. Lizzie Bennet'ın 21. yy'da yaşayan, Halkla İlişkiler üzerine yüksek lisans yapan ve tez projesi için YouTube'ta vloglamaya başlayan biri olduğunu düşünün. Hem de Amerikalı! Her Pazartesi-Perşembe (Türkiye saatiyle 19.00'da), "fetüslükten beri" arkadaşı olan Charlotte Lu'nun yardımlarıyla kamera karşısına geçip hayatına dair olaylardan bahsettiği 3-6 dakikalık videoları YouTube channelına yükleyen Lizzie, ara sıra kızkardeşleri dünya tatlısı Jane ve "enerjik" Lydia'nın katılımı, kostümlü canlandırmalar ve davetsiz misafirlerle videolarını hareketlendiriyor. Serinin en büyük başarısı da yazarların olayları günümüze mükemmel bir şekilde adapte ediyor olmaları. Mr. Collins'in teklifi, Pemberley vs.

Down Among the Dead Men

Stephen Jones'un Zombie Apocalypse! Fightback kitabından, Neil Gaiman'ın hikayesi Down Among the Dead Men'in kısa animasyonu. Kitaptan çok bu kısa animasyon ve Neil Gaiman'ın adının geçmesi ilgimi çektiği için paylaşmak istedim. Hikaye ve anlatım Neil Gaiman'dan, çizimler Les Edwards'dan, animasyon Sean Hayden'dan.